30 Mart 2011 Çarşamba

Eşrefoğlu Camii'nin Mimarî Üslûbu, Beyşehir, Konya

Eşrefoğlu Camii, Beyşehir, Konya
Beyşehir Gölü kıyısında 7 asırlık bir cami...
Mimari yapısı, süslemeleri, ahşap direkleri, ortasında bulunan kar kuyusu ve alt kısmındaki itikaf hücreleriyle hayranlık uyandırıyor.

Hiç çivi kullanılmadan tamamen 'geçme' tekniğiyle yapılmış.
Türk mimarisinin en nadide eserlerinden biri olarak 1296 yılında Eşrefoğlu Beyliği devrinde inşa edilen Eşrefoğlu Camii'ni, her sene dünyanın dört bir tarafından yerli ve yabancı 200 bine yakın turist  ziyaret ediyor.
Beylikler devrinde yapılan cami, Selçuklu mimarisinin belirgin özelliklerini taşıyor.
Caminin Taç Kapısı
Taş ve ahşap işçiliğinin inceliklerini yansıtan cami, ahşap kapısı, müezzin mahfili, minberi ve kürsüsüyle diğer camilerden ayrılıyor.
Ahşap malzemeleri nemli tutmak için caminin ortasında bulunan kar kuyusu, cemaate yazın serin bir mekânda ibadet etme imkanı sunuyor.

Eşsiz mabedin doğu, batı ve kuzeydoğu istikametinde 3 kapısı, 35 penceresi, 42 ahşap direği, 480 tavan kirişleriyle dikkat çekiyor.
Caminin Ağaç Direkleri
Eşrefoğlu Camii, Türk mimarisinde ağaç direkli camiler grubuna girmektedir.
Eşrefoğullarının, hakim olduğu yerlerde yapmış olduğu en mühim eserdir.
Ayrıca ağaç direkli camiler grubunun en büyük ve en orijinal eseridir.
Vakfiyesinden caminin yanı sıra bir han ve bir çifte hamamın yapıldığı öğrenilmektedir.
Caminin Doğu Cephesi
Caminin dikdörtgen olmasına rağmen değişik bir planı vardır.
Caminin kuzeydoğu köşesini 45 derecelik bir açı ile kesen ve ekseninden yana kaymış portali ve minaresi arasındaki duvardan ötürü, yapı dikdörtgen bir plan şeması göstermektedir.
Araştırmacılara göre bu plan şekli yapının ana yol üzerinde olduğu ve cephenin de ona uydurulduğu, böylece kesik bir dikdörtgen planın ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Selçukluların yapmış olduğu diğer eserlerde olduğu gibi burada da ön cephe duvarı kesme taştan, diğer bölümler de moloz taştan yapılmıştır.
Eserde son derece başarılı bir taş işçiliği olduğu da görülmektedir.
Ön cephede, portalin sol yanında bir silme duvarı kaplamaktadır.
Bunun üzerine de mazgallar yerleştirilmiştir.
Minaresi
Portalin sağında yer alan yüksek minare değişik zamanlarda yapılan yanlış uygulamalardan ötürü hususiyetini büyük ölçüde kaybetmiştir.
Minarenin kaidesi altında sivri kemerli bir niş içerisinde antik bir lahdin oluşturduğu bir sebil bulunmaktadır.
Caminin portali mazgallardan biraz daha yüksek tutulmuş, bezemeleri ile dikkati çekmektedir. 
Burada Sivas Gökmedrese ve Çifte Minareli Medrese portalleri arasında büyük bir üslup benzerliği görülmektedir.
Böylece Eşrefoğulları devrinde, Selçuklu taş işçiliği an'anesinin devam ettiği alenen görülmektedir.
Portal ile ön cephe duvarı ve kuzey duvarı arasında kalan firuze ve mor renkli çinilerle kaplı ana mekânda Türk çini sanatında tek emsal olan sırlı tuğla ve mozaik kaplı ikinci bir portal bulunmaktadır.
Caminin İçi
Bu portalden içerisine girilen iç mekân altı sıra halinde kırk sekiz ağaç direğin üzerindeki konsolların ve kirişlerin taşıdığı düz bir tavan ile üzeri örtülmüştür. 
Buradaki direklerin başlıkları, konsolları ve tavan kirişleri çoğu günümüzde dökülmüş olmasına rağmen kalem işleriyle bezendiği görülmektedir.
Ayrıca ahşap konstrüksiyonlu camilerde olduğu gibi ahşap üzerine boyama tekniği burada da tatbik edilmiştir.
Altı sıra halinde 5.50 m. yüksekliğinde mukarnas başlıklı direkler mihrap duvarına dik yedi sahın meydana getirmiştir.
Bunlardan ortada bulunan sahın diğerlerinden daha yüksek ve daha geniştir.
Merkezdeki dört direğin üzeri ulu cami plan şemalarında olduğu gibi açık bırakılmıştır.
Mihrab ve Mihrab Önü Kubbesi
Mihrap önünde tuğladan üç sivri kemere oturan mihrap önü kubbesi bulunmaktadır.
Üzeri dışarıdan kendisini en belirgin biçimde gösteren ve camiye hususiyet kazandıran piramidal bir çatı ile örtülmüştür.
Kubbenin ortasındaki girift kûfi "Allah", "Muhammed", "Ebu Bekir", "Ömer", "Osman" ve "Ali" yazıları
Kubbe içeriden göz alıcı renklerde sırlı tuğlalar ve çinilerle bezenmiştir.
Kubbenin ortasında girift kûfi yazı ile "Allah", "Muhammed", "Ebu Bekir", "Ömer", "Osman" ve "Ali" isimleri yazılıdır.
Caminin Mozaik Çini Mihrabı
Caminin mozaik çini mihrabı 4.58 m. genişliğinde, 6.17 m. yüksekliğindedir.
Selçuklu üslubunda yapılmış olan mihrap bütünüyle çinilerle kaplıdır.
Mavi beyaz renklerin ekseriyet olduğu mihrapta firuze renk hâkimdir.
Mukarnaslı mihrapta, mukarnasların altındaki motifler Konya Karatay Medresesi'nin kubbe içi çinileri ile büyük benzerlikler göstermektedir.

Caminin ağaç işleri de son derece itinalı ve sanatkârane yapılmıştır. 

Bugün kapı ve pencere kapaklarından bazıları Konya İnce Minareli Medresedeki Taş ve Ahşap Eserler Müzesinde sergilenmektedir.
Caminin Kündekâri Tekniğiyle yapılmış olan Ahşap Minberi
Bunların yanı sıra hünkâr mahfili ve minberi ağaç işlerinin en fazla dikkati çeken öğeleridir.
Hassaten ceviz ağacından minber, kapı ve pencere kapakları kündekâri tekniğinde yapılmıştır.
Giriş kapısı üzerindeki kemerde “Amilehû İsa” olarak ustanın ismi yazılıdır.
Caminin Kündekâri Tekniğiyle yapılmış olan Hünkar Mahfili
Caminin güneybatı köşesinde mukarnas başlıklı iki ahşap sütunun taşıdığı on üç basamakla üzerine çıkılan 2 m. yüksekliğinde hünkâr mahfili bulunmaktadır.
Hünkâr mahfili ceviz ağacından dantel gibi işlenmiş şebekelerle çevrilidir.
Mihrap önü kubbesi önünde bulunan hünkar mahfili Mustafa bey isimli bir vezir oğlu tarafından 1574-1575 yılında Osmanlı devrinde yapılmıştır.
Mahfilin kirişleri ve tabanını alt yüzü nakış ve oymalarla bezelidir.
Girişin üzerinde yer alan kadınlar mahfili çinilerle kaplı olup ahşap korkulukları ve iki yan duvarlara kadar uzanan parmaklıkları ile ahşap işçiliği yönünden de ilginç bir bölümüdür.

Caminin üzeri toprak damlı iken 1941 senesinde yapılan tadilatla, eğimli bir çatı haline getirilmiş, 1956 yılında da üzeri bakır levhalarla kaplanmıştır.
Eşrefoğlu Süleyman'ın Türbesi 
Caminin yanındaki, doğu duvarına bitişik türbe, Eşrefoğlu Süleyman Beyindir.
Bu türbeyi Süleyman Bey ölümünden birkaç sene evvel  1301-1302 yılında yaptırmıştır.
Türbe kesme taş duvarlı olup, üzeri konuk bir piramidal külahla örtülmüştür.
Türbenin çini, ağaç ve taş işçiliği son derece mühimdir.
Eşrefoğlu Ailesi'nin Türbesi'nin İçi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder